Yine kara adamlarla bisiklete bindim…
Bu sefer Kenya’nin komsusu Tanzanya’ya. Cunku orada Kilimanjaro dagi var. Bir de Afrika’da baska ulke gormek icin. Aslinda batidan doguya gittikce insanlarin rengi degisiyormus ama burada guneye dogru indigimden herhalde, hepsi ayniydi.
1. gün
6 kisi yola cikmadan 1 gun once ben cakallik yapip yol ustundeki bir ilcede oturan arkadasin evine gittim. Boylece Tanzanya sinirina kadar bitirmemiz gereken 178km’nin 40’ini bitirmis oldum. Nerden geldim buraya amk dedirtecek manzaralar gordum, ayni Izmit gibiydi. Cimento fabrikalari ve kocaman et fabrikasi.
Athi River denen ilceye vardigimda once bana en sevdigim yemekleri yedirdi bisikletci arkadas, sonra beni mahallede gezdirip birlikte buyudugu arkadaslarina gosterdi, sonra utana sikila goturdugu evine vardik. O da tum diger arkadaslarim gibi; “sana kendimle ilgili bir gercegi soyliyeyim; ben getto cocuguyum Merve, iste ben buyum” diye bir on uyari yapti. Neymis bu getto dediginiz kapiyi ac da gorelim…
Normal ev iste ya, illa bi marjinallik yaratacaklar. Bir tek sulari akmiyo, bi de duvarlari catlak o kadar. Kirasi 220 lira, faturalar haric. Yani pahali aslinda. 2 oda bir salon ama hangisinin hangisi oldugu belli degil. Sonra bana bisiklet kolleksiyonunu gosterdi. Sonra biraz tamir yapip, Islam’in emrettigi sekilde ayri odalarda uyuduk.
2. gün
Bugun Tanzanya sinirina varacagiz. Sabah Nairobi’den gelenlerle erkenden bulustuk. Yol once cekilmez gibiydi, kupkuru, sapsari, etraf hala fabrika dolu. Sonra yesillendi ve anladim ki yine bir milli parkin icinden geciyoruz. Aslan cikabilir; arkada tek kalmayayim da gruba yetiseyim. Yok ya artik oyle degil artik grup bana yetisiyor HEHEHEHE. Ya da beni sevinsin diye yavas gidiyorlar anlamadim ama gruba yeni katilan bir adam hakkaten arkada kaldi, defalarca durup onu bekledik. Bekleyelim de hevesi kirilmasin, bisiklet turundan omru boyunca nefret etmesin dediler. Benim de isime geldi, her firsatta sicak asfalta oturup popomu dinlendirdim. Butun gun “BU KILIMANJARO MU?” diye sordum gordugum her dag icin. Cok dag gectik ama o farkliydi… Beybi Kilimanjaro.
Bir kac saattir arkada buyuk bir dag goruyordum ama sonra onun oldugunu anladim. Hemen ellerimi birakip fotograflar cektim. Dusseydim de bu amac ugruna dusmus olacaktim.
Yollarda su molasi verdik ama suyumuz kalmadigindan Fanta ictik. Cobanlar da geldi, bizden su istediler. Ben de biskuvi verdim. Yanlarinda aslan oldurucu aletten vardi. Boyle kocaman tahta kasik gibi bisey, kasik yerinde de tokmak var. Aslanin kafasina vuruyomussun, oluyomus. Her erkek en az bir tane aslan oldurmek zorundaymis genc olunca, askerlik gibi bisey.
Neyse vardik sinir koyune, ismi Namanga. Yol boyunca 50$ vize parasi odeyecegim diye uzulurken sinir memurlari Turkiye vatandaslarina Tanzanya’nin vizesiz oldugunu soylediler. OHA dedim, ilk defa hayrini gordum TC vatandasliginin. Siniri gectikten sonra bir koyde yemek molasi verdik. Oradaki sinir memuru bana uzun uzun bakti sonra bizimkilere biseyler dedi. Bizim cocuklardan biri guldu, biri sinirlendi. Anladim ben meseleyi. Adam benimle evlenip “kadini olmami” istiyormus. Bu sefer teklif 150 buyukbas + 150 kucukbas. Bok evlenirim seninle salak sisko adam. Yemek yerken agzini sapirdatarak bana bakip durdu. Fotografta basimizda dikilen adam. Eli sopali…
Sonra ucuz bir yer bulup uyuduk. Sicak suyu var diye sectigimiz otelin cift kisilik yatagi olan odalarina bir bir yerlestik ve diger yerlere nazaran iki kati para verdik: 8 Tl.
3. gün
Aslinda ben Kilimanjaro’yu gordum, amacima ulastim ama nasil olsa bedava diye devam ettim Arusha kentine. Her firsatta kulturumuzu dunyaya tanitmaya devam ediyorum.
Kaslar yorulmus, aglayarak cikiyoruz yokuslari. Her moladan sonra aglayarak basliyorum artik sonlara dogru. Yeni yeni daglar cikiyor onumuze ben hala onlari Kilimanjaro saniyorum. Ne buyukmus, o her yerde falan diye gidiyorum. Neyse yine son anda bir tira atlayip tamamliyoruz rotayi (sasirmadim).
Aksam ET PARTISI yapiyoruz, tepsi tepsi et yiyoruz. Arkadaslarimin fotografini cekiyorum ama hic biri gozukmuyor cunku kapkaralar HEHEHEHE. Sonra icip icip dansediyoruz.
Burada da mi bu sarki caliyor ya diye sasiriyorum.
Ertesi gun otobuse atlayip donuyoruz. Benim donus ucagim var cunku 2 gun sonra. Otobus sirketinin adi Nairusha (Nairobi-Arusha). Bolçi gibi………………
Sinirda duruyor otobus, pasaport kontrolunden geciyoruz. Benden Kenya’ya girmem icin 50$ istiyorlar, neymis efendim oturma iznim bitmis. Konusup anlasip belese geciyorum sinirdan. Ama bu seferde yerli Massai kadinlari sariyor etrafimizi. Delik kulaklarini gosterip “boncuk al canim, sen kac yasindasin?, evli misin?, ben senin yasindayken 9 cocugum vardi!” falan diye azarliyorlar.
Kenya’ya veda turum oldu bu, herkes huzunlu, en cok da ben.
-Bir gun doneceksin degil mi Merve?
-ins cnlrm ya. kısmet 🙁
283km