4. gün “Savaşma Sürüş!” 02.07.2012

Sabah sahildeki rutubetli beton yerde martı sesiyle ve rüzgarla çöpten fırlayan plastik bardağın tıngırtısıyla uyandığımızda sabah 5’ti. 7’de gerçekten uyanıp yüzdük, haritayı açıp Venedik’e nasıl gideceğimize baktık. Kahvaltıyı yolda yaparız deyip 8:10’da yola çıktık ve 10 km tırmandık. Tepedeki meyvecide sulu şeftali yiyip bir 10 km daha yaptık. Alışveriş merkezi görünce hemen durduk. Aç aç girdiğimiz için bürsürü şey aldık, çıkmak bilmedik, e serindi tabi içerisi. Süt, müsli, ekmek, peynir, domates derken baya bi yedik ve 11 gibi yola çıktık. Dinlenmiş ve yeni yemek yemiş olmamıza rağmen 10 km daha yaptık, sonrasında motor yandı. Bisiklet yolu diye aldanıp üzüm bağlarının oraya çektik arabaları ve 3 saat uyuduk. Öğlen sıcağında gölgede uyurken şıp şıp ter damlıyordu ama hiç umursamadım ben şahsen.

Slovenya’nın 24 vitesin 24’ünü de kullandıran dağlarından sonra bu yollar kekti ama insanın iliğine işleyen sıcak (doğru kullanım: iliğine işleyen soğuk olmalıydı) bezdirdi. Uyandık, yemek yaptık, yedik. Hazırlanıp çıktık ama 5 km’de bir mola vermek durumunda kaldık. Çeşmelere kafamızı soktuk, allaha yakardık.

Günlerdir yollarda kuş ölüleri ve turuncu noktalı siyah kelebekler görüyorum. Yani motor yolundan gidiyoruz, İtalya’da bisiklet yolu olduğu bence yalan (http://www.eurovelo.org/routes/).

Aslında hep eksikliğini hissettiğim bir husus var dı o da “Mesaj Verme” hususu. Sonra dedim ki her günün bir mesajı olsun madem. Zaten yavaş gidiyoruz, boş durmayalım mesaj üretelim dedik ve birkaç tane bulduk:

“Savaşma Sürüş”
 
“Ride to the Future”
 
“That is Your Sweetness -by Özgün-“
 

Ayrıca hüzünlendiğim anlarda şunları mırıldanırken buldum kendimi;

“Tüp bitti,
Elimden sanki minik bir balık kayıp gitti…
Tüp bitti,
İçimden sanki bir şeyler kopup gitti
Tüp hiç biter mi…
Hiç bir şey olmamış gibi boşlukta kaybolup gider mi?”
 
“Eller uyuşsa bile
Lastik patlasa bile
Sele acıtsa bile
Biz dinlenemeyiz”

 Siesta sonrası aklımdan çıkmayan şarkı:

Hava serinleyince motor da serinledi, bastık gittik. Venedik’e 60 km kala yol kenarında terkedilmiş futbol sahasının yanında potansiyel kamp yeri olduğundan durduk. Daha yorulmamıştık ama akşam 10 olmuştu saat ve 60 km daha süremeyiz dedik. Kampı kurup birer çay içip, e ikişer de ton balıklı eppek yiyip “çadırda sivri var” diye sayıklaya sayıklaya uyuduk.

This entry was posted in Tur 2012. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *