Bi uyandim 2 kisi yattigimiz 4 kisilik odada 5 kisiyiz, nasil bunalmisiz. O ranzayi ne ara getirdiler hatirlamiyorum. Ama artik Korean Guest House ne yaparsa sasirmiyorum. Kahvaltiya inmeyi bu sefer unutmadim. Adam beni kolumdan tutup esnaf lokantasina goturdu, benim yerime bir kahve bir pogaca soyledi sagolsun. Hic bir beklentim olmadan gittigimden mutlu oldum.
2 gundur icin icin beni yiyen soru olan ‘Nasil cikacagim bu sehirden?’ sorusunu sormanin vakti geldi artik. Neyse yine hic arastirma yapmadan ciktim yola, sora sora bulurum diye. Bok bulurum. Once sormadan 2-3 farkli cikis denedim, hepsi otobana cikti. Don geri, basla sormaya. Sora sora sehri 2 kez turladim, yok olacak gibi degil. Dedim burasi Istanbul’a benziyor taksici agabeylerime danisirsam yardimci olurlar. Sonra sigara icen taksici agabeylerim uzun uzun acikladilar sagolsunlar, ben de sabahtan meslektaslarina ettigim kufurleri geri aldim. Ama o tarif ettikleri kilit noktaya, otoyola cikmayan tek 2. derece yola ulasabilmem icin 50 kere daha sormam gerekecekti. Roma bana hapishane oldu.
Derken yasli bir bisikletli amca benimle sohbete basladi, hem suruyoruz hem “where are you from?” muhabbeti yapiyoruz. O sagolsun beni sapaga kadar goturdu ki 20 dakika surdu oraya varmamiz. O sirada kahvalti etmedigim aklima geldi ki bisiklet yalpalamaya basladi. ‘ooooley lastik patladi oh beeee en sonunda’ diye sevindim. Saga parketmis bir meyve kamyonunun onunde durdum, hem yedim hem tamir ettim. Domates salataligi kasadan cektim ekmegime peynirime katik ettim. Ustune armut, kiraz, seftali, karpuz.
Bisiklete el atmisken dunku kazada agzi yuzu yamulan frenlere de el atayim dedim ama yok, ya tutmayacaklar ya otecekler. Az otecek sekilde ayarlamaya calisip yuklemeyi yapacaktim ki tamir edip yerine taktigim lastigin havasi yine indi. O zaman dis lastikte bir parca var delen dedim, ki dogruymus, diken cikti.
Neyse karnimi doyurdum, yuklendim yola ciktim, 2 saat boyunca frenleri otture otture devam ettim. Hava cok sicak, onumde Mc. Donalds yukseliyor, acim. Soguk kolayla hamburger ne guzel olurdu… Yok oyle yerlerden yemeyecegim, kendi hamburgerimi kendim yaparim ben. Kadinin gucunu goster Merve. Hemen yol ustundeki Bim ayarinda markete girdim et aldim. marketin otoparkinda pisirmeye karar verdim. Cunku yol ayni Izmit yolu gibi komple market ve outlet dolu, baska musait yer olmaz ben de acliktan olurum diye korktum.
Cok ruzgarliydi. Tam kofteleri pisirecekken tup bozuldu. Kafami bi kaldirdim basimda evsiz bi amca var, elleri arkaya kavusturmus siritarak bana bakiyor. O sirittigi agzinda da toplam 2 dis var; biri altin digeri curuk.
“Birraavo” dedi. Amca cok acim, cok sinirliyim, tum evsizleri toplasan hepinizi doverim bakisindan sonra gitti basimdan, 10 metre oteye oturdu. Ruzgardan ocak dogru durust calismadi, etlerin yarisi pisti yarisi cig kaldi. Sinirden ne yapsam derken hik hik diye aglamaya basladim. Amca bu arada guluyor kenardan. Ruzgari nasil keseyim, kendimi nasil sakinlestireyim derken kofteler en sonunda pisti. Amca yemegimin keyfini cikarmaya calistigim surec boyunca balgamli tukurdu, sonra da siktirolup gitti.
Tam karnimi doyurdum, sigarami yakacagim, mahallenin picleri geldi. Sinyore sinyore, take foto, madam madam diye kamerali cep telefonlarini cikarip basima usustuler. Tuyme vakti geldi, deli kuvveti olur bunlarda bulasmaya gelmez, hemen toplanayim. Hemen toplanip ciktim ama yani bu kadar keyifsiz bir yol olamaz. Iskence gibi. Kalabalik, sicak, egzoz, laf atan picler, benzinlikler, outletler, oralara giren cikan arabalar. Napoli’ye kadar iskence basliyor.
Derken Artena denen mucizevi yere geldim tesadufen. Yakinlarda kriterlerime uygun tarla aradim; medeniyetten uzak ama cok da degil. Buldum bulmasina ama orada da keci otlatan deli coban vardi. Cok korktum hep deli gibi bagiriyordu. Cadirin disina cikmadim beni gormesin tepenin arasindan diye, cisimi bile tuttum. Kitap okudum, sonra cok serin ve rahat bir gece gecirdim. Sabah 5’te cise kalktim, yeniden yatip 8 gibi cadirin sauna etkisiyle uyandim.
At sesi duydum, aha dedim atli prens geliyor. Gercekten de geldi. Naabiyon la sen burda dedi. Tatil yapiyom dedim. Dikenlerin icinde evet, allah akil fikir versin diye soylene soylene gitti. Ileride ak sakalli dede olacakmis.
62 km.